NOKTADAKİ VARLIK NÜKTESİ

dünden devam
Hayat, yaşadığımız sürece sürekli olarak bir çizgi üzerine her an koyduğumuz noktalardan ibarettir. Bu noktaların bileşkesi, hayatta niçin veya nasıl yaşadığımız sorusunun cevabı olacaktır. Dolayısıyla hayat serüveninde hızla akmakta olan insan, noktaları koyması gereken yere koymaya dikkat etmelidir. Osmanlı Türkçesi yazımında ‘göz’ün noktasını koymazsanız ‘kör’ olur, ‘âile’ye nokta koymaya kalkarsanız ‘gâile’ olur. ‘Göz’deki ‘zel’in noktasını ‘aile’nin ‘ayn’ına koyarsanız, her ikisini de anlamından etmiş olursunuz. Hatta kelimelerin anlamları zıddına döner. Gözünüz ‘kör’ olur, huzur ve mutluluk kaynağı ‘âile’niz ise başınıza musallat olmuş bir ‘gâile’ye dönüşür.

Bilindiği gibi hikmet, her şeyi yerli yerine koymaktır; bir şeyi yerinden etmeye ise zulüm denir. Hakikat yolunda ilim ve hikmet sahibi olmayı arzu ediyorsak, “küçük bir noktadır” deyip geçemeyiz. Kalemin en küçük ameli olan ‘nokta’ya dikkatimizi yoğunlaştırabilirsek, işte o zaman hayatın yapı taşlarını keşfedebiliriz.

Nefesi dikkate almayan hayatı; çakıl taşını dikkate almayan binayı; hücreyi dikkate almayan insanı; habbeyi dikkate almayan kubbeyi; damlayı dikkate almayan denizi gereği gibi idrak edebilir mi?

Bilindiği gibi şizofreni, zihnin ortak referans noktasının belirsizleşmesiyle meydana gelmektedir. “Deniz kadar yoksuldu / duydum bir taşın eskidiğini / her yerde ve bir yerde belirsiz / bir varış noktası olduğunu” mısralarıyla belirsiz gibi görünen varış noktasına işaret eden şairin kaygısını bizler de içimizde yaşamalı, hatta bu kaygıyı zamanla aşabilmeliyiz. Kirlenmiş bir zihin yapısına yakalanmamak için hangi nokta/ların yansıması olduğumuzu, şu anda durduğumuz noktayı ve yapacaklarımızda koymamız gereken noktaları iyi bilmeliyiz.

Ârif bir mümin İslâm’ın misk kokan gülüdür. Âriflerdeki hakikat tezahürleri, onların varoluşun aynı noktasına yoğunlaşmalarından meydana gelmektedir. Yani asıl mesele bütün noktaların aktığı, birleştiği Tek Nokta’yı idrak edebilmektir. Exupery’in, aşkın karşılıklı geçip birbirinizin gözüne bakmak değil, el ele verip ilerideki aynı noktaya bakmak ve yine el ele o noktaya doğru ilerlemek olduğunu söylemesi gibi, irfan sofralarında beslenen müminlerin kalplerindeki aşk ateşiyle ve hep birlikte aynı hakikat noktasına doğru yükselmeleri beklenmez mi?

Bir füzenin uzayın derinliklerinde yükselme sistemi, ilk yapılan ateşlemenin belirli bir limit noktasına gelince tekrar ateşlenerek devam etmesidir. İnsanlar gibi medeniyetler de sürekli ateşlemelerle hayatiyetini ve etkisini sürdürürler. Nuri Pakdil, “Sükût Sûretinde” isimli eserinde, “Sabrın bittiği yerde / El değmemiş o sabır” şeklindeki beytinde sürekli yinelenmekte olan sabrı, kaldıracın dayanma noktası olarak tanımlamaktadır.

İlim, hikmet ve irfan sahibi insanlar, aşk ve sabırla donanarak kendi hayat çizgilerinin noktalarını belirlerken, aynı zamanda İslâm Medeniyeti’nin ihyasında yükseliş çizgisine de birer nokta koymakla mükelleftirler.

Kaynak :Semerkand

 

NOKTADAKİ VARLIK NÜKTESİ

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna