Sessiz Devrim ve Cumhurbaşkanı..-4

Üç gündür Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün “Sessiz Devrim” dediğine, yaşamakta olduğumuz sürecin sabote edilmesine direnen, yerleşmiş köhne bir zihniyetin direnci en büyük engel.. bu zihniyetin iddia ettiği çağdaşlık(!), özgürlük(!) insan hakları(!), hoşgörü(!) gibi hem demokratik hem de hümanist yaklaşım görünümü altında insanlarımıza eşit davranılmadığı bir zihniyet çürümesine tanık oluyoruz. Adalet karşısında “Herkes eşittir ama bu zihniyet daha bir eşittir” kanaatinin yaygınlaşması, kendi eşitlerinin “hata yapmalarına imkan yoktur(!) velev ki hata yapsalar bile, hata yaptırdığın için sen suçlusun” faşizan anlayışını benimsemeleri, vatandaşına baştan ön yargılı olan hakimin adaletine güvenini artık kaybettirmiştir. Sergilenen ve sürdürülen mantığın/tezin antitezi Türk milletinin kendi haklarını koruma adına “ihkak-ı hak”, kendinden olmayan kesimlere karşı mütecaviz davranışları meşru görmesi gibi cinnet addedilebilecek olguların yolunu açmaktadır.

 

Eğer başörtüsü hakareti hak ediyorsa, hakaret edenler de -ama biz bir şey yapmıyoruz ki- diyebiliyorlarsa, toplumda doğacak  infialin boyutlarını kestirmek gerçekten çok zor.

 

“… okuduğu müsbet ilmin ve akılcı bilimin aksine başına taktığı ‘türban’ın altındaki zihniyeti nedeniyle eleştirilmesine, bu eleştiriler ağır da olsa katlanmak zorunda olduğundan…” diyen bir zihniyete karşı, “yuh be arkadaş, nedir bunlar?” dedirten feveranları; bu adamlar şuurlarını yitirmiş, inanılmaz bir ön yargıyla yaşıyorlar. Bu öfkeleri bunları nasıl oluyor da boğmuyor diye hayretle karşılayan daha sakin değerlendirmeleri alta koysanız da, geçen her gün toplumsal gerilim ve sinir katsıyısı artmaya devam ediyor.

 

Bir internet sitesindeki konuya ilişkin yorumda, yorumcu, “Aslında bu haberi okuyunca midem alt üst oldu. SSCByi bile kıskandıran bir karar. İnanın ki o yılarca karalanan, sonunda batan SSCB bile böyle bir karar çıkarmadı. Camiyi, kiliseyi, kütüphaneyi, müze ve atölye yapan SSCByi her kes suçladı(sanki burada farklı). Ama başını örten Türkmen ve Özbek kadınına bulaşmadı. Böyle bir karar da tarihinde yok” diye yazdırtabiliyorsa, Türk Yargısının gelecek adına oturup kaygıları giderecek daha soğukkanlı değerlendirmeler yapması, ön yargılarından arındığına toplumu inandırması lazım.

 

Öyle anlaşılıyor ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Sessiz Devrim” nitelemesi ile dile getirdiği çağdaş demokratik değişim, öyle çokta “sessiz” değil; elit azınlığın çıkardığı gürültüler arasında büyük bir direncin sergilendiği “Gergin Devrim” olma yolunda hızlı bir ivme kazanmış bulunuyor. Oligarşik anlayışı deldirmek istemeyen çevre ve “müesses nizam” bekçileri, bu “sessiz devrim”i akim bırakmak için akıl dışı her yolu denemeye azimli ve kararlı görülüyorlar. Toplumu germek, toplumsal katmanlar arasına nifak sokmak için ancak akıl tutulması ile açıklanabilecek söylemlerini, yargısal eylem/infaz boyutuna yükseltmeleri, bu devrimin çoktan sessizlik sınırlarını yerle bir ettiğinin en çarpıcı kanıtı. Yoksa yazımızda ağırlıklı olarak irdelemeye çalıştığımız Yargıtay’ın onama kararını başka nasıl izah edebiliriz ki? “Başörtülüysen hakarete katlanacaksın!” diyen Yargı söyleminin muhatapları, anti tez olarak aynı argümanı tersyüz edip “Başın açıksa her şeye müstehaksın!” mı demeliler? İstenen bu mu? Bu mantıkla, mini etekli kadına da tacizde bulunmak hak mı? Mantığa bak ya!!! Bunlar gericinin de gerisindeler. Bir de yargıya güven bekliyorlar. Bu tür kararlara imza atan yargının kararına uyulur; ama, güven ve saygı duyulmaz.. bu da böyle biline. Milleti topyekun Aziz Nesin’in aptallar kategorisinde zanneden toplum mühendisleri ve “müesses nizam”ın bekçileri, ancak kendilerini aldatırlar.. Çağdaş demokratik değişimi durdurma hevesleri de kursaklarında kalır.

 

Nihai noktada söyleyeceğim son söz; bu analizin eksik yanı, Yargıtay’ın onama kararının odağında bulunan “zihniyet”(=düşünce) karşıtlığının, hiçbir çağdaş Anayasa ile bağdaşık olmayan, bizim ihtilal ürünü Anayasamızın bile inanç/din/düşünce özgürlüğü ile de taban tabana zıt olduğunu not etmekle yetineceğim. Bu konuyu, daha geniş bir perspektifle ele almayı ilerleyen zamana bırakıp, şimdilik devrim/direnç konusundaki düşüncelerimize burada bir nokta koyalım.

Sessiz Devrim ve Cumhurbaşkanı..-4

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet girişdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet giriş