TÜKETİM VE KANAAT-6-‏

 

 

 

 

 

 

Tüm bu tüketim kültürüne hizmet eden medyatik hastalığa rağmen iyi şeyler de yaşanıyor. Örneğin, aynı medya unsurlarını, tüketim kültürü konusunda insanları bilinçlendirmek için kullanan toplumsal kesimler de mevcut. Dolayısıyla buraya kadar birçok açıdan eleştirdiğimiz  medya-tüketim kültürü ilişkisinin farklı boyutlarının da olabileceğini yadsımamak lazım 

Her ne kadar televizyonların çoğu tüketim kültürünün hizmetçisi konumunda olsa da, bu teknoloji üzerine eleştirel bakan birçok insan da var ve bu insanların gayretleri bazı dönüşümlere zemin hazırlıyor.

Mesele tüketim konusunda toplumu bir yerlere kanalize etmeden sağlıklı düşünmesine yardımcı olmak. Bunun için farklı medya unsurları kullanılarak yapılan yayınlar ve üretilen bilgiler elbette çok değerli.

 

Asırlarca insanlığa önemli katkılar yapan ecdadımız, tüketim değil israf-tasarruf dengesine dayanan bir yaşama kültürüne sahipti. Sürekli tüketen değil, yetinen bir iktisadî kavrayış ve anlayış, yaşam biçimi  mevcuttu.

Her şeyde dengeyi gözetmeye çalışan bir harcama anlayışı, komşusu aç ise buna çözüm üreten kardeşlik duygusu ve siftah yapmamış esnaf komşusunun hakkını gözeten bir esnaflık bilinci, bütün gücüyle daha çok ürün satmaya ve kâr etmeye odaklanmış kapitalist bir anlayıştan herhalde oldukça farklı.

Hal böyle olunca, tüketim kültürüyle yaşayan medyatik bir toplum olmaya başladığımız için asli değerlerimizi unutmaya da başladık. O halde içinde bulunduğumuz tüketim çılgınlığından uyanmak için gözlerimizi açma vakti geldi. Yoksa sadece paramızı ve zamanımızı değil, aynı zamanda insanlığımızı da kaybedeceğiz.

Günümüz toplumunun bir tüketim toplumu olduğunu söylemek,  malumu ilam gibi gelir pek çoğumuza. Oysa üzerinde derinlemesine düşünmeye gerek olmaksızın, reklamlara, vitrinlere ve yakın çevremizdeki alışveriş çılgınlığına bakmak yeterli, bu kanaate varmak için.

Peki, eskiden insanlar tüketmiyor muydu? Bilinen her toplum, küçük veya büyük çapta tüketiciydi. Ama biz günümüz toplumunun tüketim toplumu olduğunu söylüyoruz. Ve “tüketim kültürü” terimini kullanıyoruz. Neden? Çünkü günümüz geç modern toplumunda bireylerin tüketici rolünün her şeyin önüne geçtiğini, hatta kişinin kimliğini kuran bir öğe haline geldiğini vurgulamak istiyoruz.

Peki, bunu vurgulamak bize ne kazandırır? “Tüketim iktisatçıların, kültür sosyologların alanı. Bu alandaki akademik analizleri, teorileri bilmek bizim işimiz değil.” diyebilirsiniz. Haklısınız. Ama o zaman da “‘Kanaat en büyük zenginliktir’ hadis-i şerifini neden hayata geçiremiyoruz?” sorusunun cevabını bulmakta zorlanırsınız.

Tabii ki biliyoruz israf ve gösteriş bu çağa mahsus hastalıklar değil. Tüketim çılgınlığı hemen hemen bütün dinlerde hoş görülmeyen davranışlardan. İsraf da yedi büyük günahtan biri.

Tüketim olumsuz bir çağrışımla “dünya hayatına kanma”, “nefsin azdırılması”, “israf” gibi terimlerle bir arada zikredilir çoğu zaman. Yani insanın tükettikleriyle imtihanı kadim bir mesele. Ama bugün imtihanımızı bizden öncekilerden farklı kılan bir süreci tecrübe ediyoruz. Bu yüzden tüketim kültürünü, tüketim kültürünün önemini bilmek çok önemli.Devamedecek…

 

TÜKETİM VE KANAAT-6-‏

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!