Pazartesi günü İstanbul gezimizin sebebinden ve sonucunda ortaya çıkan yardım çağrısından bahsetmiştik. Bugün de kütüphanemizle ilgili olarak yaptığımız beş günlük Romanya gezimizin izlenimlerini paylaşmak istiyorum sizlerle.

            Kütüphan-e Türkiye Projesi kapsamında Kütüphanemizin de aralarında bulunduğu pilot kütüphaneler içerisinden tespit edilen 16 İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü arkadaşımızla birlikte bilgi ve deneyim geliştirme amaçlı bir geziye iştirak ettik. Proje ofisi tarafından finanse edilen bu gezide amaç, projenin altı yıldır başarıyla uygulandığı Romanya’daki kütüphanelerin çalışmalarını ve sonuçlarını yerinde görmek, ülkemizde hayata geçirilebilirliği konusunu araştırmaktı.

            Genel olarak, Avrupa Birliği ülkesi olmasına rağmen gerek ekonomik, gerek imar ve gerekse teknolojik bakımdan ülkemizin bir hayli gerisinde olan Romanya’da Milli Kütüphane haricindeki diğer bölge ve şehir kütüphaneleri tamamen merkezi otoriteden bağımsız, yerel yönetimlerle işbirliği halinde olan kütüphaneler bulunmakta. Zaten pilot kütüphane seçildiğimiz günlerde Dünya üzerinde Vietnam ve Türkiye’den başka herhangi bir ülkede merkezi otoriteye bağlı kütüphane kalmadığını öğrenmiştik. Romanya’da bunu canlı olarak gözlemleme imkânı bulduk. Kütüphanelerinde belki bizdeki bina ya da teknolojik imkânlar yok ama büyük bir özveriyle ve gönüllülük esasına dayalı samimi çalışmalar var. Yerel yönetimlerle, kiliseyle, okullarla, esnafla, ev hanımlarıyla yapılan başarılı çalışmaları yerinde gördük. Art niyetsiz, içten pazarlıksız ve güler yüzlü bir şekilde yürütülen çalışmalar, her ne kadar Birliğin alt sıralarında yer alan bir ülke olsa da kitaba, kütüphaneye ve kültüre verilen değerin maddi gelişmişlikle alakasının olmadığını ve insanların içinden gelen bir karakter olduğunu bizlere gösterdi.

            En fazla iki personele sahip kütüphanelerin, gönüllülerle nasıl beş-on personelle hizmet verdiğini, gerek öğrencilerden gerekse sivil halktan nasıl destek gördüklerini, halk eğitim merkezlerinin bulunmadığı ülkede, bütün çalışmaların merkezine nasıl oturduğunu imrenerek izledik. Kilise koroları oluşturan, küçük çocuklar için oyun alanları kuran, müzik toplulukları kurup, müzik aletlerini çalma eğitimleri veren, bunları da tamamen yerinde ve yerel yönetimlerin kültür şubeleriyle, okul ve kilise idareleriyle başarılı bir işbirliğiyle yapan kütüphaneler ve çalışanları takdire değer işler yapmışlar.

            Türkiye’nin kendilerinden ekonomik, teknik ve imar bakımından üst seviyede olduklarının bilincinde olan, belki de bu yüzden on-on beş sene öncelerine kadar çalışmak için geldikleri bir ülkeden gelen misafirlerini gayet sıcak ve sevinçli bir şekilde karşılayan insanlar gördük karşımızda. Genç nüfusunun büyük çoğunluğunun, Birliğe girişle beraber Batı Avrupa ülkelerine çalışmaya gittiği, tarım arazilerinin geniş bir kısmının atıl vaziyette bulunduğu ülkede Kütüphaneler, her Avrupa ülkesinde olduğu gibi bulundukları yerin kültürel merkezi durumundalar. Ve bizi de çocukların oluşturduğu folklor ekipleriyle, ünlü Türk sanatçıların cd’leriyle, geleneksel karşılama seremonileriyle v en önemlisi güler yüz samimiyetle karşıladılar.

            Ülkemizde de uzun süredir dillendirilen, hatta taslağı komisyondan geçen kanun çalışmalarında kütüphanelerin merkezden bağımsız şekilde yerel yönetimlerle çalışabilmesine imkân sağlayacak şekilde düzenlemeler yapılması halinde; uzun yazışma ve izin olaylarının, bürokratik prosedürlerin, yazışma kirliliğinin önü alınabilir ve kütüphanelerimiz hak ettiği konuma gelebilir. Elbette öğrenci ve sivil vatandaşlarımızın gönüllülük esasına dayalı destekleri, yerel yönetimlerin, okulların, camilerin kütüphanelerle olan koordineli çalışmaları bu çıkışta etkili olacaktır.

            Çocuklarımızın kitap okuma ve kütüphane kullanımı konusundaki eksikliklerini gidermede öğretmenlerimize, esnaf ve emeklilerimizin kütüphane kullanımını arttırabilmek adına İmam-Hatiplerimize, kütüphanelerin imkân ve ihtiyaçlarını yerine getirebilmek adına da yerel idareciler ve iş adamlarımıza büyük iş düşmektedir.

            Yazımızı Kitabımızdan bir ayet ile bitirelim: “…De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer:9) Kitaplarda ve kitapların en güzelinde buluşabilmek, okuyabilmek ve anlayabilmek duası ve selam ile…

Gezi Notları 2…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!