Hayat da Mart Gibi

Mart ayı benim için önemlidir. Çünkü sülalemizin adı “Martlar”dır. Mart kızıdır büyük ebebimizin lakabı. Sülalemize ismini vermiş, kol kanat olmuş, kök salmış evlatlarıyla. Tarihe geçmiş kızının yaptığı muhtarlıkla. Hem de yakın tarihin en önemli ve zorlu zamanlarında. Evlatlarının cömertliği ve fedakarlıkları genetiğini sonrakilere aktarmış olduğunun da ispatı olarak duruyor karşımızda.

Kar kalktığında anlamını yitiriyor dağlardaki beyazlık. Artık mevsim ayrılacak kıştan. Tıpkı her türlü ayrılıkta olduğu gibi. Değişecek her şey gelişimini tamamlamadan. Bitecek soğuk günlerin ruha huzur veren sıcaklığı. Bir daha ki marta kadar kutulara kapatacaksınız kış duygularını. Sahi tarif edebilir misiniz mart duygularınızı? Demir değil ki bükülsün, ateşte kızdırılıp doğrultusun ve anlatılsın ilmine uygun bir şekilde. Soyut işte! Adı üstünde duygu. Kaçsanız da kovalayacak geçmişin mart duyguları peşinizi. Kendisini hatırlatacak, yer yer gerilere götürerek. Kırılacaksınız kaçtığınız mart günlerinin hatırlattıkları karşısında. Yer etmiş kelimeler kanatacak içinizi. Aynen dağlardaki kar manzarasının alacası gibi…

Ayrıntıları unutacak, bilinç altınızı süpüreceksiniz, yeşillenecek tabiata hazırlık yaparken. Günler uzayacak, rüya görmek için geceleriniz kısalacak artık. Deliksiz uykular yerini şekerleme uykulara bırakacak. Unutmak mı geçmiş günleri? O kadar kolay mı yaşanmışlıklardan sonra. Cımbızla bir tüy taneciğini kökünden kopartmaya benzemez insanın mazisini kopartıp atmak. Bir pazıl gibi bozup yeniden yapmak. Ne vardı bu kadar hızlı büyüyecek! Çocukluk günlerimizin mart ayları ve duyguları hiç böyle miydi? Neyin ne olduğunu bilmeden bu kadar da hızlı büyüdük. Halbuki yaşanılası güzel hayallerimiz vardı daha. Oyunlar oynayacaktık çocukça. Yapmak istediklerimiz, öğreneceklerimiz vardı. Büyüdük, ihtiyaçlarımız değişti. Yaşam biçimlerimiz de. Başvuru yapmamıştık, sipariş de vermemiştik ki zaman bu kadar hızlı geçsin diye…

Evet, alacaklıyız bu yeni dünya düzeninden ve alaca soğuklardan. Ne eski mart günlerimiz kaldı ne de o bakir duygularımız. Önce duygularımızı öldürdüler. Sonra gömdüler donmuş toprağın altına diri diri. Ucube davranışların mezarlığı oldu sinelerimiz. Küçük dünyamızda mutluyduk oysa. Çocuklarımızla çocuk olur, oynardık daha dün kadar yakın bir zamanda. Kirletememişti üzerimizi hiçbir şey. Şimdi neler sıçratmadılar ki üzerimize? Biz kaçtıkça kirden pastan çamurdan. Grileşmeye başladı beyaz hayallerimiz. İçimizi ısıtan güneş, bulutların arasına gizlendi. Benliğimiz büzüştü, yaralarımız kabuk bağlasın diye içimize kapanırken. Mart gecelerinin Lodos rüzgarlarında dağılıp savrulmamak adına tenhaya gömüldük. Takatimizle birlikte ayaklarımız da yerden kesilmesin, fırtınalar bizi köklerimizden kopartmasın diye tutunduk gelecek baharın umutlarına…

Neyse ki sayılı gün her hepsi de ve nasılsa? Bu günlerde geçecek elbet. Ömrümüz varsa düze çıkacağız bizde! Mart duygularından da sıyrılacağız, üzerimize sıçratılanları da temizleyeceğiz. Biz de renkleneceğiz mevsimle birlikte. Kış’a veda edeceğiz, yeniden hoş geldin bahar diyerek…

Hayat da Mart Gibi

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izledeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izle