Hizmet nedir diye bir soru sorsalar; “Allah rızası için iyiliktir, yardımdır, cömertliktir, fedakarlıktır, ülfet etmektir, şefkatli olmaktır” gibi nice güzel hasleti peş peşe sıralayıp, tanımlamasını kolayca yapabiliriz. Bir adım daha ileri giderek tüm mahlukatı hizmet edilesi bilir, öyle kabul ederiz. Böylece, hizmet etmeyi bir hedef haline getirip gerek ferdi olarak ve gerekse vakıfların bünyesinde  “Benim de tuzum bulunsun” niyetiyle çabalarız, gayret ederiz. Hatta bazen bu gayretimizin, şevkimizin mesaisi bile olmaz; annemizin, babamızın, eşimizin, çocuğumuzun haklarını adeta “Sen başının çaresine bak”dercesine zayi ederiz.

Bir yandan Allah Teala’nın emirlerine ve Rasulü’nün (s.a.v) sünnetine uymaya çalışarak nefsimizin ıslahına hizmet ederken, diğer yandan elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince başkalarının iyiliğine koşarız. Ne var ki, ne Allah Teala’nın buyruklarında, ne de Rasulullah’ın (s.a.v) sünnetinde “Ele hizmet ederken kendi yakınlarınızı ihmal edin, gevşeklik gösterin” buyruğu yer almaz. Aksine,  Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerine “Haklarını korumanız gereken yakınlarınızı öğrenin…” şeklinde başlarken, iyiliğe evvela kimlerin layık olduğunu belirtir. Nisa Suresi’nin 36. ayet-i kerimesinde de Mevla; “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin…”buyurur.

Gerek ayet-i kerimelerde, gerekse hadis-i şeriflerde annelerimizin, babalarımızın ve diğer yakınlarımızın haklarına özellikle vurgu yapılmışken, halisane hizmet niyeti ve mesuliyeti taşıyorsak,bu kişilere karşı daha titiz davranmamız gerekmez mi?

Bu çerçevede, bir genç kızın veya delikanlının ihtiyaç halindeki annesinin yahut babasının ihtiyacını gidermeden farklı hizmet çalışmalarını daha mühim görmesi söz konusu olabilir mi? Olmamalı; zira anne ve babasının hayır duasını alan evladın biiznillah sırtı yere gelmez.

Aynı şekilde bir hanımın, rızası olmadığı halde eşine her öğün kahvaltılık çıkarıp, hizmet ediyorum diye  dışarıda koşuşturması, ev içi her türlü sorumluluğunu hizmet için askıya alması ve yine bir erkeğin, hanımının ve çocuklarının haklarını hafife alıp “hizmet ediyorum” diyerek gece geç saatlere kadar yuvasından ayrı kalması hizmetin meşruluğuna, hayrına gölge düşürür.  

Bu türlü davranışlar her şeyden evvel güzel bir mümin olmamıza ket vurur. Bununla da kalmayıp hizmetin yara almasına sebep olacağı gibi aile içi uyumsuzlukların, kırgınlıkların baş göstermesine de zemin hazırlar. Böylece sorumluluklarımız dahilinde yerli yerinde olması gerekenler aksamaya başlarsa, dışarıda aranan hizmet nimeti, evlerimize külfet olarak döner.Hoşça kalın.SEMERKAND

HİZMET NİMETTİR AMMA…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!